28 Temmuz 2012 Cumartesi

Güç Sosyal Medya'nın mı Twitter'ın mı?

Sosyal medyanın gücü... Bu yazı da aslında tartışmak istediğim bir kaç şey var. Güç sosyal medyanın gücü mü? Twitter'ın gücü mü? Sosyal medya uzmanı var mıdır? Sosyal medya denildiği zaman aklımıza ilk olarak gelen facebook ve twitter değil mi? Peki linkedin, tumblr, connected.me, ask.fm, blogger, about.me, friendfeed bunlar sosyal medya değil mi? Bu saydıklarımız da sosyal medya kapsamında birer internet sitesi olmasına rağmen bizim aklımız fikrimiz facebook'ta twitter'da. Ki artık facebook dahi twitter'ın yarattığı etkileşimi yaratmamakla beraber, firmalar veya reklam vermek isteyenler için tanıtım sayfası olmaktan çok öteye gidememekte. Diğer saydığımız internet siteleri zaten facebook ve twitter'ın yanında çok ufak bir mecraya hitap etmekle beraber, bir çok kişi tarafından sosyal medya olarak sayılmamakta. Şimdi asıl olaya gelecek olursak sosyal medya dediğimizde bu mecrayı daraltanın aslında geleneksel medya olduğunu görüyoruz. Geleneksel medya bir tv dizisinde ya da radyo, gazete üzerinde sosyal medyayı kullanmak için ilk olarak twitter'ı kullanmakta. Bunun ilk nedeni twitter'da insanların etkileşime daha rahat geçebilmesi, birbirlerini takip etmek için her hangi bir istek yollamaya gerek olmaması (kilitli hesaplar hariç) yolda göremediğimiz ve konuşamadığımız ünlülerin, siyaset insanlarının twitter etkisiyle daha bir halktan olması, sorulara cevap verilmesi, twitter üzerinden fanlarına veya topluma sosyal mesajlar verebilmeleri. Sabah her hangi bir radyoyu açtınız, arabanızda veya toplu ulaşım ile bir yerlere ulaşma çabası içerisindesiniz ve o radyo programına katılım yapmanız isteniyor, üstelik sadece twitter'dan. Sosyal medyanın gücünün bu kadar olmadığı bu zamanlarda mesajla veya telefonla programlara katılmanız istenirdi, şimdi twitter'dan bir mention atmanız etkileşime geçmeniz için yeterli. Burada şu soruyu sormak lazım, bu sosyal medyanın gücü mü yoksa twitter'ın mı? Twitter bu kadar rağbet görmese, belki de facebook yeni atılımlara girmek için bu kadar hızlı davranmayacak, kullanıcısını rahatlatmak için daha çok çalışmayacaktı.Peki sosyal medya uzmanı dediğimiz insanlar kimler? Daha önceden miRc'de vakit geçirip, sırasıyla, ICQ, MSN, facebook evrimlerini geçirip, twitter'la beraber ben bu işi artık biliyorum deyip, kendi ajansını kuran veya ajanslarda çalışmaya başlayıp kendisine uzman diyen kişilerderdir. Şimdi tabi ki onların bilgi seviyesine hakaret etmiyorum fakat bir işin uzmanı olabilmek için herhangi yetkili bir yerin belirli bir sınavına veya testine tabi tutularak, uzman olduğunuz belgelenmeli değil mi? Türkiye'de sosyal medya bilen insanlar illa ki vardır, fakat herhangi bir üniversite ya da MYO'da okutulmadığı sürece, ya da Milli Eğitim Bakanlığı bunun eğitimini yetkili kurumlar tarafından vermedikçe bu işin uzmanı değil ustası ya da bileni olarak kalacaktır.

26 Temmuz 2012 Perşembe

Avrupa Gönüllülük Hizmeti - İngiltere

İngiltere'nin Brighton şehrinde 1 yıl sürecek Spor ve Outdoor etkinliklerinin yapılacağı EVS projesine katılımcı aranmaktadır. Proje başlangıç tarihi Mayıs 2013 olmakla beraber projeye dahil olmak için Eylül 2012'ye kadar başvuru yapmanız gerekmektedir. Başvuru için güzel bir motivasyon mektubu yazmanız gerekmektedir, motivasyon mektubunuzu yazarken sizi tanıtabilecek herşeyi yazmanız tavsiye edilir. Çünkü sizi o programa kabul edecek olanların istediği özellikler değişebilir. Bu EVS programında ise sporsal etkinlikler olacağı için daha sportif kişilikte bir motivasyon mektubu yazmanız sizin lehinize olacaktır. Yani çok iyi bilgisayar biliyor olabilirsiniz veya mühendis fakat bu proje için istenilen özellikler sporcu bir kişilik olduğundan dolayı dağcılık yapan bir kişi size göre önde olacaktır. Projenin detaylarına gelince;


EVS VACANCY
2 volunteer vacancies for a
12 month project in Brighton, UK
2010-GB-113
Sussex Central YMCA
WORK: Volunteers will work on an education programme through sport and outdoor activities with young people from the local area of Brighton and Hove. Volunteers must have an interest in sport and young people and have a good understanding of English.
START DATE OF PROJECT: May 2013 for 12 months
GRANT DEADLINE: 1ST October 2012
Concordia is applying for the grant before selecting the volunteers. We are looking for partners who can find us volunteers for this project but we will select volunteers once we have this projects funding approved. This will be in January 2012 (hopefully?)
If you would like to be a sending partner with Concordia UK please email me by 1st September 2012 fiona@concordiavolunteers.org.uk

Herkese Bol Şanslar

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Mavi Okyanus Bulandı

Mavi Okyanus üzerine yazılmış onlarca yazı bulunmaktadır, çoğu illa ki bilgi vermektedir, eğitmektedir. Peki bu Mavi Okyanus'un hiç mi zararlı bir yanı bulunmamakta, zararlısından ziyade sadece Mavi Okyanus'a güvenerek yola çıkmamak gerekmektedir. Bir işe başlarken öncelikle proje yönetimi yapılması, rakiplerin en iyi şekilde belirlenmesi gerekir. Mavi Okyanus bize işe başlarken karmaşıklıktan kurtarın işin içerisinde ki detayları yani karışık olan detayları ve insanı yoran öğeleri çıkarın der, fakat bize rakiplerini iyi seç demez, araba yapacaksanız sizin rakibiniz, şu anda uçak firmaları, otobüs ve minibüs firmaları, taksiler hatta yaya yürüyen insanlardır. Çünkü insanların buradaki asıl amacı bir yerden bir yere intikal etmesidir. Rakipleri iyi belirledik ve onlara karşı nasıl bir tutum içerisinde bulunacağımızı konuşurken Mavi Okyanus'tan yararlanabiliriz. İnsanlar basit şeyleri ister, Nokia dünya pazarını sallarken insanlara neden Nokia diye sorulduğunda, menüsünün basit olması, şarj aletinin her yerde bulunabilir olması öncelik olarak gösterildi. Burada işe başlarken sizde basit insanların anlayacağı ve kolayca adapte olacağı bir şey yapmalısınız. İkinci olayımız ise sizin ürün ya da hizmetiniz insanların olmazsa olmazı bir ürün hizmet midir? Yoksa olsada olur olmasa da diyebileceği kolayca vazgeçilebilir bir ürün, hizmetmidir? Ürün veya hizmetiniz insanların vazgeçilmezi olmalı ki kolayca kenara atılmasın. Peki en başında dediğimiz gibi Mavi Okyanus herşeyin çözümü mü? Mavi Okyanus'ta ki gibi düşündük ürün veya hizmetimizden bazı şeyleri çıkardık. Bizim rakiplerimiz bu konuda duracak mı? Hayır... Onlarda karmaşıklıktan çıkarıp basitleştirir ve eski bir firma olduğu için fiyat rekabetinde size üstünlük sağlayabilir. Pazarınızda sisteminiz diğerinden farklı olmalı, tedarik süreci 10 gün süren ürünü 5 gün içerisinde teslim ederseniz 1 adım öndesiniz. Gömlek satıyorken en iyi düğmeleri müşterinize sağlıyorsanız 1 adım öndesiniz. Ürün veya hizmete yönelik yan ürünlerin önemini unutmadan her konuda geliştirebilirsek, pazarın 2 adım önündesiniz demektir.

24 Temmuz 2012 Salı

Amerika Bedava

Amerika tabii ki bedava değil. Ama Amerika'ya gitme şansını yakalamak ve vatandaşı olma şansı bedava. Son zamanlarda özellikle iş arama sitelerinde ve haber portallarında sıkça rastladığımız Green Card çekilişi ile ilgili reklamlardan sonra bir kaç kişiye dahi olsa Green Card çekilişine katılmanın tamamen bedava olduğunu öğretebilirsem ne mutlu. Öncelikle şunu belirteyim Amerikan Hükümeti Green Card çekilişleri için hiç bir firmayla çalışmamakta ve sizden çekilişi kazansanız dahi hiç bir ücret talep etmemektedir. Dünyanın neresinde olursanız olun Green Card çekilişi bedavadır. Green Card çekilişleri dvlottery.state.gov adresinden hiç bir şekilde kredi kartı bilgisi girilmeden, hiç bir şekilde ücret talep edilmeden kişinin kendi başvurusu ile yapılmaktadır. Bu aracı firmalar sizlere, sözüm ona indirimler yaparak 5 çekiliş hakkını 400 TL gibi fiyatlara vererek bedava olan bir şeyi bir de üzerine indirimli gibi göstererek sevimlilik yapma çabalarındalar. Green Card başvurusu yaparken izleyeceğiniz yol; http://www.dvlottery.state.gov/ adresine giriniz; İngilizce bilmiyorum diyorsanız bile tamamen sözlük kullanarak siteyi anlayabilirsiniz. Ad, soyad, ülke, yaş, evlilik durumu, çocuk sayısı gibi bir dizi seçenekleri işaretledikten sonra sizden kulaklarınızın ve yüzünüzün tamamen görülebileceği belirli boyutlarda çekilmiş bir fotoğrafınızı yükledikten sonra ve tüm adımlarınızı tekrardan kontrol ettikten sonra, onay vermenizle beraber size bir numara verecek. Bu numara başvuru sonucuna baktığınızda sizin elinizde olması gerekiyor. Bir husus daha şöyle bu yan firmalar size çekiliş hakkı sunduğunu belirten firmaların size hiç bir artı etkisi olmamaktadır. Çünkü Amerikan Hükümeti ve özellikle göçmenlikle ilgilenen birim bu konuda fazlasıyla hassas. 2011 yılında yapılan kura çekilişinde bilgisayarın kura çekimlerini rastgele değil de belirli bir sıra izleyerek yaptığını farkeden yetkililer o çekilişi iptal ettiler. Yani bağımsız olarak yazılmış bir bilgisayar programı kura çekiminde bulunmaktadır, dışarıdan bir etki kesinlikle söz konusu değildir. Amerikan Hükümeti 50.000 göçmeni kabul edeceğini bildiriyor fakat kazandınız mesajını 150.000 kişiye gösteriyor, bu sayede işlemlerini en hızlı halleden ilk 50.000 kişi Amerika'da yaşama hakkını elde ediyor. Yani o gelmezse yerine yedeği gelsin diye bir duruma sebebiyet vermeden 3 katı taleple en hızlı en istekliyi kendisine çekmektedir. Umarım bu yazıdan sonra düşünüyorsanız bile Green Card için fırsatçılara para vermez ve çevrenizi uyarırsınız.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Kavun Devrimi

Kavundan devrim mi olur ? Olur ama kafalarda olur, bir kavuncu elinde kavunuyla yollara düşerse bir şeylerin devrimini yapmış olur. Bu devrim belki herkesi ayaklandırmaz, belki insanlar sokaklara dökülmez ama kavun satan adam kendi iş hayatının devrimini yapmıştır. İnanıyorum ki olayı size anlattığımda sizde hak vereceksiniz; lojistikle ilgili bir firma önünde arkadaşımla oturduğumda yanımıza bir adam gelip bir dilim kavunu kesti ve verdi, öncelikle bir şaşkınlıkla beraber ''ağabey 3 tanesini 10 liraya veriyorum'' dedi. Kavunu da güzeldi gerçekten. Biz istemediğimizi söyleyip geri çevirdikten sonra esnafın neredeyse hepsini gezdi, her dükkandan çıktığında birilerine ıslık çaldı ''3 tane getir'', ''5 tane getir'' diye bağırdı. Burada kavuncu sadece kavununa güvenip bir tezgah açsaydı ne kadar başarılı olurdu? Ayağına gelen müşterisi ve kulaktan kulağa yayılmayla uzun vadede iyi bir müşteri pörtföyüne ulaşabilirdi ama mevsim buna izin vermez. Arabayla çıkıp bağırarak satış yapsaydı ne kazanırdı, o anda canı kavun çekenler ondan isterdi fakat kavunu iyi mi kötü mü bilmeden. Bu şekilde de potansiyel müşterilerin ayağına kadar giderek yine satış olasılığını yükseltmiş olurdu. Fakat kavuncu hem arabayla çıktı hem de sıcak satış yapan bir pazarlamacı gibi müşterinin kapısını çaldı. Hem de o anda ürününü deneterek insanların almasına olanak sağladı. Belki bir kamyon kavunu 3 günde satacakken 1 günde bütün ürünlerini bitirmesini bildi. Böylece hem zamandan tasarruf etti hem de mevsim ürünü olan kavunu yeterince verimli kullanmış oldu. Bu anlattığım belki de okuyan herkesin bildiği bir şey fakat bir kavuncu bile işinde inovasyon yapabiliyor, yeni teknikler kazandırabiliyorken bizim oturduğumuz yerde müşteri beklememiz saçmalıktan ibarettir. Göz göre göre saçmalamayalım değil mi ?

Çalıştırdığınız Elemanın Önemi

Çok iyi bir girişimcisiniz, çok iyi fikriniz, çok fazla sermayeniz var. Bu üçünün birleşmesi size girişimin start-up aşamasından artık kazandıran bir yatırım olması için büyük avantaj sağlayabilir fakat burada size gereken en önemli şey, sizin heyecanınızı paylaşacak, sizinle aynı yolda yürümeyi kafasına koymuş, kalifiye ya da sizin yanınızda yetiştirip işi çekirdekten itibaren öğrettiğiniz elemanlarınızdır. Bu yazıyı yazmamda ki en büyük neden bazı firmalarda özellikle call center üzerinden satış yapan firmalarda çağrı merkezi personelinin ürün satışından elde edecekleri prim için, müşterinin ürüne tam olarak onay vermemesine rağmen göndermesi. Sanırım burada hiç bir sakınca görmüyorsunuz, çünkü çağrı merkezi elemanı müşteriyle konuşmuş ve ürünü ona yola çıkarmış. Bu dakikadan sonra olay çağrı merkezinden çıkıp lojistik hizmetini veren firmayla müşteri arasında bir diyaloğa dönmekte, müşteriye ürün gidiyor fakat müşteri bundan emin değil, artı olarak kapıda ödemesi gereken belirli bir meblağ var. Müşteri adresini yanlış vermişte olabilir, bu sefer lojistik firma ile müşteri arasında büyük bir sorun oluşmakta, müşteri ürünü kabul etmiyor, lojistik firması zorla ürünü müşteriye verecek değil. Haliyle ürün iade olmakta, kapıda ödeme ile gönderilen bir ürün ortalama 10 tl gibi bir rakama gitmekte, gidipte kabul görmeyen ürün iade olduğu zaman ise gidiş ücretinin yarısı kadar iade ücreti alınmakta ki bu da 5 tl yapar. Yani sizin firmanızdan çıkıp şehir şehir dolaşan sonrasında size hiç bir kazanç sağlamayan bu ürününüz size eksi 15 lira bir masrafla geri döner. Eğer çağrı merkezi yöntemi ile satış yapan bir firmaysanız, elemanlarınıza bu konunun yanlışlığını belirtin; burada çözüm için farklı noktalara bakmanız gerekir. Satamadığınız bir ürüne para vermeyi hiç kimse istemez. Bu süreçte geriye dönen ürününüz ne kadar fazla olursa, lojistik firma ile sizin firmanızda bu konu ile ilgilenen arkadaşlarınız arasında gerginlikler artacak, sizin yaptığınız işe karşı olan inancınız bile kırılacaktır. En başından sağlama alıp, siparişe müşteri tamam alıyorum onayını vermedikçe bir ihtimal için göndermeyin. İşini doğru yapan herkese bol kazançlar.